Ahmet Ada
UMARSIZ AŞK
Telefonun öbür ucunda çiçek açıyor sesin.- Çık gel,
diyorsun. Sesin yağmurun çok yakından sesi. Oysa yaz bak-
tım ki beni bekliyor. Camgüzellerinin kırmızısı saçlarının
içinde. Başını koyuyorsun dizlerime. Saçların çay kokuyor.
Gövdene sarılıyorum birdenbire sevdanın sesi. Damağımda
öpüşlerin sonsuz sesi. Bulutlar akıyor gövdemizden.
Çay demliyorsun hüzne benzer
Kaç yaz var içinde, umutsuz kaç aşk
Biliyor musun yeryüzünde hiçbir
Aşk yok ki benzesin bizimkine
Çalıyorum kapını eski bir hüzün
Yaz eteğinde kanatsız bir kuş
Hiç yaşamamış olacağız nasılsa bir gün
Kuşlarla dolu bu göğü
AMOUR SANS ESPOIR
A l’autre bout du fil ta voix fleurit. – Mets-toi en
route et viens, dis-tu. Ta voix est très proche du murmure de la pluie.
Pourtant j’ai vu que l’été m’attendait. Le rouge des balsamines
est dans tes cheveux. Tu poses ta tête sur mes genoux. Tes cheveux
sentent le thé. J’étreins ton corps soudain surgit la voix de
l’amour. Sur mon palais le bruit sans fin des baisers. Les nuages
coulent de notre corps.
Tu fais infuser le thé cela ressemble à de la tristesse
Combien d’étés ya-t-il dedans et d’amours sans espoir
Le sais-tu sur la Terre il n’est
Aucun amour qui ressemble au nôtre
Je frappe à ta porte une vieille tristesse
Au seuil de l’été il ya un oiseau sans ailes
Quoi qu’il en soit un jour nous n’aurons jamais vécu
Ce ciel plein d’oiseaux
traduit par Jean-Luis Mattei