loading

A. Kadir Paksoy

Hayatta beni en çok anam sevdi

hayatta beni en cok anam sevdi

Bilemem ben Can Baba’nın dediği gibi
Hayatta en çok kimi sevdiğimi
Ama bilirim adım gibi
Hayatta beni en çok kimin sevdiğini

Yedi sekiz yaşında ya vardım ya yoktum
Ama bugün gibi anımsıyorum
Yine babamla kavga etmişti anam
Kapıyı çekip çıkmıştı
Ben de ardından..

Böyle zamanlarda anam
Irmak kıyısına, bizim Tohma’ya gider
Bir ağacın altına oturur
Ağlar ağlar, sonra dönerdi eve
Ben de ardından..

Ama o gün yanılmıştım
Oturmadı bir ağacın altına anam
Ağlamadı da
Yürüyüp girdi ırmağa
Ben durur muyum
Ben de ardından..

Yarı beline kadar girmişti ırmağa anam
Benimse omzumdan aşıyordu sular
Irmağın ortasında Azrail’in korosu
Anamı kandırmak için
Ölümü öven bir şarkıya başlamıştı..

Anacığım nasılsa durdu
Bir bana baktı bir ırmağa
Bir bana baktı bir ırmağa
Sonra ansızın geri dönüp elimi tuttu
Birlikte çıktık ırmaktan..

Anam elimi tutunca
Bugün gibi anımsıyorum
Susmuştu Azrail’in korosu
Onun yerine
Hâlâ ezgisi kulağımda
Su perileri kıyıda
Yaşamı kutsayan bir türküye başlamıştı..

İşte o gün anladım
Hayatta beni en çok anamın sevdiğini
Çünkü o bırakıp ölümün sıcak elini
Benim üşüyen elimi tutmuştu..

Diyorlar ki benim için şimdi
Takmıyor Azrail’i
En derin yerine giriyor ırmakların
Ben de diyorum ki onlara
N’olur yadsımayın beni
Yok artık ardından gideceğim kadın
Hayatta beni en çok anam sevdi..

 

Ozan
Kimdir ozan
Belki biraz fazla pay almış olandır fırtınadan
Belki güneşe biraz daha yakın
Ya da bir sokak lambasıdır
Gündüz de yanan

Belki göğün sevgisini biraz daha çok kazanmıştır
Bu yüzden onun damına yağmur bir başka yağar
Sözcüklerin uyumu bozulmasın diye
Daha bir usludur damlalar

Göğe güneşe yakındır da
Yalvaç değildir ozan
Çağırmaz kendi yoluna kimseyi
Belki daha yalnızdır Tanrı’dan

Yani sözün kısası
Bizden biridir ozan
Tek farkı
Kıtlık günlerinde
İçten bir gülümseme karşılığında
“Ekmek arası şiir” satan

 

 

Nereye bakıyor böyle şair

 

ozan

Şair nereye bakıyor böyle
Gönül gözüyle

Böyle nereye bakıyor şair
Yaşama mı ölüme mi
İkisine birden mi yoksa

Nereye bakıyor böyle şair
Yeni doğmuş bir bebeğe mi
Canalıcılara mı yoksa
Kardeşim diyen
Acıyan
Bakışlarıyla

Şair böyle nereye bakıyor
Söyleyin gerçek aşkına
Rüzgâr ve su
‘Ses ve kül’ aşkına
Aydınlatmış yüzünü ortaçağın alevleri
Asılı kalmış
Pir Sultan’ın
Kırık sazı
Bakışlarında

 

Başını kalbimin üstüne koyunca
Başını kalbimin üstüne koyunca
Yeşil bir kuş çıkar büklerin arasından
Kalbim eşlik ederken onun kanat vuruşlarına
Gelir o, yavaş yavaş kapar gözlerimi usulca.

Başını kalbimin üstüne koyunca
Alır götürür beni beyaz bir gemi, çocukluğuma
Kalan son yaprağı da bir kayısı ağacının
Düşer adını inleyerek avuçlarıma.

Başını kalbimin üstüne koyunca
Savrulur bin yılların külü
Barış diye bir çağ başlar
O küçük soluğunla

 

C’est ma mère qui m’a aimé le plus ici-bas

 

Je ne peux savoir comme l’a dit Can Baba*
Qui j’aime le plus dans la vie
Mais je sais comme mon nom
Qui m’aime le plus au monde

J’avais à peine sept à huit ans
Mais je me souviens comme si c’était aujourd’hui
Ma mère s’était disputée avec mon père comme d’habitude
Elle était partie en claquant la porte
Et moi, après elle

À des moments pareils ma mère
Va au bord de la rivière, à notre Tohma
S’assied sous un arbre
Pleure à chaudes larmes, pour rentrer ensuite à la maison
Et moi, après elle…

Mais ce jour-là, je m’étais trompé
Ma mère ne s’est pas assise sous un arbre
Et n’a pas pleuré
Elle a marché tout droit dans la rivière
Et j’ai fait de même
Après elle…

Ma mère était dans l’eau à mi-taille
L’eau dépassait la hauteur de mes épaules
En plein milieu de la rivière, le chœur d’Azraël
Avait entamé une chanson d’éloge de la mort

Ma mère s’est arrêtée à l’improviste
Elle a jeté un coup d’œil sur moi, un coup d’œil à la rivière
Elle a jeté un coup d’œil sur moi, un coup d’œil à la rivière
Elle s’est retournée tout à coup et a tenu ma main
Nous sommes sortis ensemble de la rivière…

Aussitôt que ma mère a tenu ma main
Je me souviens comme si c’était aujourd’hui
Le chœur d’Azraël s’était tu
Pour remplacer
Les fées de l’eau au bord de la rivière
Avait entamé une türkü** consacrant la vie
Dont l’air reste encore suspendu à mes oreilles
C’est ce jour-là que j’ai compris
Que c’est ma mère qui m’aime le plus dans la vie
Car en laissant la main chaude de la mort
Elle avait tenu ma main glacée

A présent on dit de moi
Que je n’ai pas de scrupule face à Azraël
İl plonge à l’endroit le plus profond des fleuves
Et moi je leur réponds en disant
De grâce, ne me niez pas
İl n’y a plus de femme à poursuivre
Que c’est ma mère qui m’a aimé le plus ici-bas…

Traduit par Yakup Yurt

* Can Yücel, poète turc (1926-1999), Can Baba est son surnom, c’est à dire, Can le Paternel.
** Chanson populaire turque

 Poète
Qui est-ce qu’un poète ?
Celui qui aurait eu un peu plus sa part de la tempête
Serait-il peut-être plus près du soleil
Ou encore un réverbère
Même le jour allumé

Peut-être aurait-il un peu plus gagné l’amour du ciel
Pour cause, encore plus tombe la pluie sur son toit
Pour que ne rompe l’harmonie des mots
Plus sages encore sont les gouttes

S’il est proche du ciel ainsi que du soleil
la poète n’est pas prophète
Il n’appelle personne en sa voie
Peut-être est-il plus seul que Dieu

Enfin, bref
Il est des nôtres
Sa seule différence :
Des temps de disette
En échange d’un sourire sincère
Il vend « poèmes dans du pain »

Traduit par Celal Postacı

 

Où regarde le poète 

Où regarde le poète ainsi
Avec les yeux du coeur

Ainsi où regarde-t-il donc
Vers la vie ou vers la mort
Ou bien vers les deux

Où regarde-t-il donc ainsi
Vers un bébé à peine né
Ou vers les assassins
De ses regards pleins de pitié
Qui disent
Mon frère

Le poète où regarde-t-il donc ainsi
Dites-le pour l’amour de la vérité
Pour l’amour du vent et de l’eau,
Du “Bruit et des Cendres”
Les flammes du Moyen Age ont éclairé sa face
Le luth brisé
De Pir Sultan
Est resté pendu
Dans ses regards

Traduit par Jean Louis-Mattei

Ta tête sur mon cœur
Lorsque t’appuies ta tête sur mon cœur
Des coudes de la rivière vole un oiseau vert
Mon cœur accompagne ses battements d’aile
Arrive  lentement l’oiseau et ferme mes yeux doucement

Lorsque t’appuies ta tête sur mon cœur
M’emporte un bateau blanc  dans mon enfance
La dernière feuille d’un abricotier
Tombe en murmurant ton prénom dans mes paumes

Lorsque t’appuies ta tête sur mon cœur
S’envolent les cendres des milliers d’années
Et commence l’ère de la paix
Par ton petit souffle

Traduit par Mustafa B. YALÇINER